8 Ocak 2011 Cumartesi

Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu?
Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
Domatesci, biberc...i bağırır da kuyumcu bağırmaz.
Eskici bağırır ama antikaci bağırmaz.
Insan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
Popcular, rockcular boğazlarını patlatana kadar bağırıp duruyor.
Ama Dede Efendi'yi okuyanlar bağırmıyor.
İnsanin kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur.
Daha az seviyorum seni
giderek daha az
unutur gibi seviyorum
azala azala
aramızdaki ......uzaklığın karanlığında
geceler kısalıp gündüzler uzuyor öyle olunca
daha az seviyorum seni
kendini iyileştiren bir yara gibi
daha az
ve zamanla.

sen geceyi tutuyorsun, ben nöbetini
uzak dağ kışlalarında
görmüyoruz birbirimizi
usul usul sis iniyor
kopmuş yollara
ışığı hafif, uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda
sevgilim, sevgilim
yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da.

artık daha az seviyorum seni
unutur gibi, ölür gibi daha az
yeniden ödetiyorum kendime
onca aşkın öğretemediğini.
kolay değildi
yalnızca sevgilimi değil, evladımı da kaybettim ben
kaç acı birden imtihan etti beni.

bir tek gece vardır insanın hayatında
ömür boyu sürer nöbeti
bu da öyleydi
iyi ol
sağ ol
uzak ol
ama, bir daha görme beni!