11 Kasım 2008 Salı

İnsan, Allah'ın yarattığı muhteşem bir varlık.Mükemmel,düşünürken aklın zorlandığı bir düzen.
milyonlarca hücre,kilometrelerce damar,bilgisayar gibi bir hafıza.....
Diyorum ya;mükemmel bir varlık şu insan.
Lakin zaman zaman teklemelerde olmuyor değil.Bazen insanın kendisinden kaynaklanıyor,hani vücuduna gereken özeni göstermiyor ya da dikkatsizliği yüzünden kazalarla karşılaşıp bazı organlarını veya canını yitiriyor.
Bazen de ölümle - kalım arasında ki o incecik çizgide gelip gidiyor.Birileri hani birileri çıkıpta o ölümle kalım arasındaki çizgide ölüme istemeye istemeye elini uzatana,
elini uzatsa gel dese.....
O'nun korku dansını yine korku ve gözyaşıyla izleyen sevenlerine,ben size yardıma hazırım dese... bazen maddi, bazen manevi
Oluverse ne olur sanki
İçinde mutlu,mutsuz günlerimin geçtiği dünyaya veda edeceğim gün gelmeden organ nakli için gidip form doldursam,
Desem ki;
Dünyaya bir zamanlar gülerek bakan gözlerimi bir görmeyene...
İki yanımda sağlıkla taşıdığım,öldükten sonra birlikte götürürsem çürüyecek,bırakırsam bir canı mutlu ve sağlıklı edecek böbreklerimin.....
Duyduğu ıstırapla sıkılan,mutlu olduğunda dünyaları içine sığdıran kalbimin bir yaralı kalbe faydası olacağını bilmek...
ne olur?
Öldükten sonra bedenim zerrelerine ayrılırken....
Ben yediveren gülü gibi,ayrı ayrı bedenlerde yeniden açacağım....
Ya da Harran'ın suyu gibi mutluluk gözyaşı olup,artık mutlu olan insanların gözlerinden akacağım.........

5 Kasım 2008 Çarşamba

Karartma gecelerini yazan benim
O,hep yalnızlığı,mutsuzluğu anlatan deli şairim
Denize her olta atışında ayakkabı, konserve kutusu çeken de benim.

İnsan bilmediği duyguları nasıl anlatır?
Adını duyduğum mutluluk
MMM'lerde satılan Fransız usulü salyangoz konservesi gibi benim için.
Huzur ise Nemrut'taki Büyük İskender'in resimlerini gördüğüm,dokunamadığım lahit gibi

Kahır şiirleri yazmaktan tırlatacağım
Ve birazdan diyormuşum ki,
Dünyanın sekizinci harikası da benim!

4 Kasım 2008 Salı

Nemrut tapınaklarının gece yalnızlığını yaşıyorum.üzgünüm desem değil,sıkkınım desem hiç.
Bir kartalın pençesindeki tavşan gibi hissediyorum kendimi şaşkın,korkulu.
Bazen soğukta üşümüyorum,bazen de sıcağı hissetmiyorum.Kanım çekiliyor yavaşça tırnak uçlarımdan.
sanki bu dünyaya ait değilmişim ...
Diyorum ki;önemli olan hayatta yapayalnızken,terkedilmişken yaşama tutunabilmek,inatla ayakta kalabilmek.......
Ne için,kim için
Herkese göre anlamı ve cevabı farklı

Neler unutulmuyor
Bu şehirde akşamdan sabaha
Bitimsiz değil hiçbirşey,biliyorum
Gönlüm delilik dağlarında
Üstümde dönüp dururken akbabalar
Tüm ağırlıkları bırakıp geride
Boşvermişliğin derin vadilerinden geçiyorum...
Bunca gönül yorgunluğu,ar belası...
Öylesi günlerden birinde
Yine duygularımla saklambaç oynarken
Kaybettim ebe duvarını
Teker teker sobeliyorlar beni...

başlıksız

Bir parmak bal,
Ve;ben
Yalan gülüşlere aldanan kelebek
Yalan baharların böceği
Tabii ki ömrün kısa!
Yalan zamanlar içindesin
Ne zaman doğup, öldüğünü
hiç bilmeyeceksin
Sen de yalan olacaksın!
Ne konduğun çiçekler
Ne,kovalandığın vadi
Koparılan kanadının hesabını kim soracak?
Belki de sadece sen suçlanacaksın.

Jale...

merhaba

bir fincan kahve eşliğinde, renkler ve sesler arasında bir yolculuk....