16 Eylül 2010 Perşembe

Öyle bir hayat yaşıyorumki
Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazılar seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedimki 'söz ver kendine'
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymişki zaman,

30 Temmuz 2010 Cuma

Yüzünü güneşe dönen insan gölge görmez...
Kadın taksiye binmiş ve hava alanına gitmek istediğini söylemişti.Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden anidenyola, önlerine çıktı.Şoförü çarpmamak için sert şekilde frene bastı.Taksi kaydı, ama diğer arabaya çarpmaktan kıl payı farkla kurtuldu.Siyah arabanın sürücüsü camdan başını çıkarıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.Taksi şoförü ise gayet sakin ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı.
Kadın bütün bu olanları şokunu yaşarken, taksi şoförünün tavrına dahada şaşırmıştı.Sordu: "Neden böyle davrandınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastanelik edecekti."Taksi şoförü gülümsemeye devam ederek: "Çöp Kamyonu Kanunu" dedi.Kadın: "Çöp Kamyonu Kanunu?" diye sordu, anlamamıştı.
Şoför açıkladı:"Pek çok insan, çöp kamyonu gibidir.Her tarafta içleri çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlığı, öfkeyi vehayal kırıklığını birikti riyorlar. Ancak doldukça çöpleri bırakacakbir yere ihtiyaç duyuyorlar. Bu bazen ben, bazen de siz olabilirsiniz.Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenniedinve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp işyerinize, evinizeveya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın."
Başarılı insanlar, çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine veellerine geçirmesine izin vermezler.
Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla"size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için iyitemennilerde bulunun."
Hayat, "%10 " onunla ne yaptığınız, "%90 "onu nasıl alıp karşıladığınızdır.
KÖPRÜ :)))

>>> Adamın biri California'da bir kumsalda yüzerken ayağı eski bir lambaya>>> takılmış, adam lambayı kumların içinden çıkarmış.>>>>>> 'Belki cin çıkar' deyip ovalamış lambayı, cin çıkmış.>>> Cin demiş ki; 'Bu, bu ay içinde dördüncü çıkarılışım ve bu isten>>> sıkılmaya başladım,bu yüzden 3 dileği unut.>>> Sadece 1 dilek hakkin var!'>>>>>> Adam oturmuş ve bir sure düşünmüş ve ;>>>>>> 'Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni>>> çok tutar.Benim için Hawaii'ye bir köprü yap böylece arabayla oraya>>> gidebileyim' demiş.>>>>>> Cin gülmüş ve 'Bu imkansız. Bu isin lojistigini düşün! Köprünün>>> ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton>>> gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün. Hayır, başka bir dilek düşün' demiş.>>>>>> Adam tamam demiş ve gerçekten güzel bir dilek düşünmeye başlamış.>>> En sonunda, 'Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman>>> duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi söylerdi..>>> Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum.>>> Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini. ..>>> Onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum... '>>>>>> Cin cevap vermiş:>>>>>> 'Köprü; iki şeritli mi olsun, dört şeritli mi?'>>>
TAMZAMANINDA YAŞAMAK
Yemek de boş içmek de, Hatta yeri gelmeden sevişmek de.Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü, Tam zamanında söylemelisin sevdiğini Gözlerinin içine baka baka.Bisikletinin gidonunu Tam zamanında çevirmelisin Düşmemek için.Tam zamanında frene basmalı, Tam zamanında yola koyulmalısın.Tam zamanında okşamalısın başını O üzüm gözlü çocuğun Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına, Tam ağlamak üzereyken.Tam zamanında koymalısın elini omzuna En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.Tam zamanında tutmalısın düşerken Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuk.Tam zamanında acımalı yüreğin Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına Evsiz kalınca çoluk çocuk Ki uzatasın elini bir parça.Tam zamanında açmalısın kapını Hayatına girmek isteyenlere.Tam zamanında çıkarmalısın Sevginden şımarmaya başlayanları.Tam zamanında affetmelisin kardeşini Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını Seni gecenin üçünde arayıp da Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.Tam zamanında öğretmelisin oğluna Gerekiyorsa yumruk atmayı Tam burnunun üstüne Tiksinmeden pisliğinden, Yukarı mahallenin sümüklü bebesi Misketlerini zorla almaya çalışırsa.Tam zamanında bağırmalısın Acıyınca bir yerin.Tam zamanında gülmelisin Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.Tam zamanında yatmalısın Yola çıkacaksan ertesi gün Ve arabayı kullanan sensen Sana emanetse çoluk çocuk Ve kendin.Tam zamanında bırakmalısın içmeyi Son kadeh bozacaksa seni Ve üzeceksen birilerini Ertesi gün hatırlamayacaksan.Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden. Tam zamanında konuşmalı Tam zamanında şarkı söylemeli Tam zamanında susmalısın.Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa Annenin babanın evini, Tam zamanında başka bir şehre gidip Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.Tam zamanında dönmelisin memleketine.Tam zamanında için titremeli, Tam zamanında aşık olmalı Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.Tam zamanında toplamalısın oltanı Belki de seni şampiyon yapacak En büyük balığı kaçırmadan.Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli Tam zamanında ölmelisin Iskalamak istemiyorsan hayatı.Haydi şimdi kalk bakalım Silkin şöyle bir At üzerinden hayatın yorgunluğunu, Vakit zannettiğinden daha az Haydi kalk bakalım, Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.....
Can YÜCEL
27 Temmuz, 13:30
Şimdi hemcinslerim kızacak ama herkes kendini bilir.hayata ve diğer kadınlara çalım atmaya uğraşmayan kadınları tenzih ederim. yirmili ve otuzlu yaşlarımda Pollyanna' cılık oynadım uzun bir süre :)) ve aslında bunun insanın kendini kandırmasından öte bir yarar sağlamadığını gördüm.yaş otuzbeş ti artık.Börtü, böcek,çiçekler,gökyüzü ....aman Allahım kendi kendime gaz verdiğim :)) dönemlermiş:))bir de yönümü insanlara döndüğümde,insanların,insanlığının yerinde yeller estiğini gördüm.bencilleşmişler,kuyuculuk kurslarına başlamışlar bilmem kaçıncı döneme devam ediyorlardı...bir yarıştır almış başını gidiyordu..kah çocuklarını yarıştırıyorlardı sınavlarda(kendi eksikliklerini çocuklarının üzerinde tamamlama telaşı)kah, Senin evin mi güzel benimki mi...o bunu almış bende almalıyım,hırs....söylesen inkar ederler aaaa... ben mi asla! hiç işim olmaz öyle şeylerle ..Tabii bir müddet alık alık baktım,Nereye koşuyorlar kestirmeye çalıştım,nedenini anlayamamıştım zira :))sonra unuttum börtü böcekle ilgilenmeyi..onların arasına da dahil olamadım,üzgün değilim...ama kadınlar alemine yabancı kaldım :)) hobi edindim.ve hala yanımda konuşulanları dinlerken bazen verecek cevap bulamıyorum.insanın çevresine yabancılaşması ...bu olsa gerek..diyorum ya ben havayla suyla mutlu olmayı denerkene,onlar bir yarışa soyunmuşlar,finish e varmışlar geri dönüyorlardı....birilerini dinlerken,yüksekten bakmayı,ağız burun kıvırmayı öğrenemedim''ben bir garip keloğlanım'' modunda kaldım.Bu durum sinir bozucu olmaya başlıyor bir vakit sonra ....ama ,şu saatten sonra bütün ismek leri takip edeceğim çok bilmişlik,kibir,riya kursları açıyorlar mı ?herşeyin kursu var bunlarda vardır belkilim :) zararın neresinden dönersem kardır...işin garip tarafı,bütün bunları elifi elifine uygulayanlar bir masumiyet abidesi gibi dolaşıyorlar,öylesine saf ve temiz (billur tuz)

31 Mayıs 2010 Pazartesi

"Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya... Kalp durur... Akil unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur... "
Hz. Mevlana

26 Mayıs 2010 Çarşamba


Her insan mutlu olamaz...Çünkü gereğinden fazla
özler dünü, hakettiğinden fazla düşünür yarını ve hiç haketmediği
kadar bilinçsizce yaşar bugünü...Her insan mutlu olamaz...Çünkü
gereğinden fazla özler hayatından çıkanları, hakettiğinden daha
büyük umutlarla bekler hayatına girenleri ve asla görmez
......yanı başındakileri...geçen Perşembe

25 Nisan 2010 Pazar

Pazar neşesi olsun!

İki çocuğu olan köy delikanlısı askerliğini yapıp da evine döndüğünde bakmış karısı Fadime üç çocukla bir masanın etrafındalar. Birden öfkelenip bağırmaya başlamış; - Abovv.. ula k....., bu üçüncü çocuk nerden çıktı? Askere giderken iki çocuğumuz vardı... Bu sonuncusu benden olamaz. Fadime ona gayet sakin cevap verir; - Ne bağırıyorsun? Sana baba mı diyir? Oturmuş yoğurdini yiyir!

7 Ocak 2010 Perşembe

UNUT

Tut, bu gecenin ucundan yaklaşma sakın!
Unutulmuş şarkılar kadar mahzundur şimdi...
Ve,sokak kadınları kadar yorgun..
Yaşanacak zamanlar içindesin oysa sen,
söyle neden ağlıyorsun?
Birazdan unutacaksın biliyorum!
Durup da ardına bakınca bir an,
Öyle bıraktığın gibi karşında duran,
Ellerine bıraktığı sıcaklığı,
Dudaklarında kurumadan ıslaklığı,
Birazdan unutacaksın, biliyorum unutacaksın..
Daha çok erken söylediğin son şarkı...
Kalsa da içinde o günlerden onmaz bir keder,
Düşün ki ansızın başladı gözlerinde,
Birgün bakarsın öylece biter.
Hayat böyledir işte; zor olduğunca güzel
Herşeye nasıl başlarsan öylece biter.
Sen şarkıları kendince geç kalmadan tut,
İnlese boşlukta çaresiz sesler,
Sen bu yorgun geceyi de beni de unut.
İÇİMDE SİTEME DURMUŞ BİR YIĞIN İSYAN


Bu gece,
Bulut rengi kadehlerin oynaştığı bir yerdeyim.
İçimde siteme durmuş bir yığın isyan
Oturmuş bir masaya seni düşünmekteyim
Seni düşünmekteyim sevgilim.
Demiştin ki son mektubunda..
Herşey seninle dolu gurbet akşamlarında
Hergece yanıbaşımdasın.
Oysa bak;
Aradan günler,aylar geçti sen hala uykudasın.
Bu gece;
Bir bir söndürdüm sokak lambalarını
Caddeler çaresiz bir şerit gibi uzadı
Bir an öylesine daldım ki;
Sanki sen varsın sandım yanımda
Bütün zehrimi akıttım dudaklarına
Tekmil kinimi öfkeyle haykırdım
Hiç tanımadığım insanlardan nefret ettim
Onları yüreklerinden vurdum çoğu kez
Bu gece içme desen de nafile!
Körkütük sarhoşum...
SENDEN SONRA

Seni bir daha yaşamak,kuytu köşelerinde denizlerin
Uzak tepelerden saçımı okşayan rüzgar,
İçimde bindir arzu;sana gelemiyorum..
kulaklarımda dalgaların uğultusu olsa da;
Sen yine anlat bana bir,bir herşeyini
anlat seni dinliyorum...

Kimbilir;sende belki kaderimize ağlıyorsun
Benim gibi kan mı çöktü seninde gözlerine?
Biliyorum geriye dönmek çok,ama çok zor
Herşey öyle dağınık ki,gökler genişliğince
Nereye baksak,neye sarılsak hep çaresizlik
Biliyorum unutmak çok, ama çok zor

Şimdi kayboluyorsam koyu gölgelerinde..
Siyah denizler çaresizliğimi haykırır,ezilirim
Hayalin de tükeniyor yakamozlarda
Yalnızlığım kalıyor yanımda seni yitiriyorum
Yeniden karanlık aleme dönmek..
Yıkılmış,bitkin..
Yine içimde tarifsiz acılarla..